Kırsal Afrika'da Bağımlılığa Şefkatli Bir Bakış
Kırsal Afrika'da Bağımlılığa Şefkatli Bir Bakış

Bağımlılığın ardındaki gerçek, çoğu zaman göz ardı ettiğimiz insan hikayelerinde saklı. Toplum olarak bize düşen en önemli sorumluluk, bu hikayeleri duymak ve anlamak. Çünkü bağımlılık, ahlaki bir zayıflık göstergesi değil, derinlerde yatan acıların sessiz çığlığıdır. Köyümüzün bilge yaşlılarının dediği gibi: "Yaralı bir çocuğu atmazsın - onu iyileştirirsin." Bu kadim bilgelik, modern dünyanın bağımlılığa yaklaşımını kökten değiştirecek bir felsefe taşıyor.

Bağımlılık yolculuğu, genellikle uyuşturucularla değil, kırık hayallerle başlar. Gençlerimiz işsizliğin ve gelecek kaygısının ağır yükü altında ezilirken, aile içi şiddetin gölgesinde büyürken ya da toplum tarafından dışlandıklarını hissettiklerinde, maddeler bir kaçış yolu olarak görünebiliyor. Daha da acı olan ise, bağımlı bireyleri "mlevi" (ayyaş) veya "mpotovu" (işe yaramaz) gibi yaftalarla damgalayarak, aslında onları kurtuluş yolundan daha da uzaklaştırdığımız gerçeği.

Svahili dilindeki o derin atasözü bize yol gösteriyor: "Mguu wa kuku haumchomi kuku" - Bir tavuk asla kendi ayağını yakmaz. Tıpkı bunun gibi, bizler de toplumumuzun bir parçası olan bağımlı bireyleri dışlamak yerine, onları iyileştirmekle yükümlüyüz. Bu bilgelik, kolektif iyileşmenin temel taşıdır.

Dilimizde yapacağımız küçük değişiklikler büyük dönüşümlerin kapısını aralayabilir. "Mtu anayependekeza" (iyileşen kişi) veya "Mwenye uwezo" (potansiyeli olan kişi) gibi ifadeler kullanmak, zihniyetimizde köklü bir değişimi temsil eder. Bu basit ama güçlü dil dönüşümü, tüm toplum sağlığı çalışmalarının temel taşı olmalıdır.

Gerçek çözümler, toplumların kendi kaynaklarını harekete geçirmesiyle ortaya çıkar. Köylerimizde kurulacak dayanışma ağları, gençlerimize sunulacak beceri atölyeleri, nesiller arası aktarılacak bilgelikler... Tüm bunlar, bağımlılıkla mücadelenin görünmeyen kahramanları olacaktır. Geleneksel zanaatlarımızı öğreten usta-çırak ilişkileri sadece meslek öğretmekle kalmaz, aynı zamanda gençlere hayata tutunacak bir amaç verir.

Atalarımızın "Bir elin nesi var, iki elin sesi var" sözünü hatırlamalıyız. Bağımlılıkla mücadele, tek başına sağlık çalışanlarının veya ailelerin omuzlarına yüklenemeyecek kadar büyük bir sorumluluktur. Okullarımızda, ibadethanelerimizde, köy meydanlarımızda bu konuyu konuşmalıyız. İyileşme hikayelerini paylaşmalı, başarı örneklerini çoğaltmalıyız.

"Mguu wa kuku haumchomi kuku" bilgeliği bize şunu öğretir: Kendi toplumumuzun yaralarını sarmak, hepimizin ortak görevidir. Bağımlılıkla mücadele etmek, aslında insan onurunu koruma mücadelesidir. Köyümüzün her ferdi bu mücadelenin doğal bir parçasıdır.

Unutmayalım ki, iyileşen her birey, toplumumuzun yeniden güçlenmesi demektir. Bu yolculukta hepimize düşen bir rol var - şimdi soruyoruz: Siz bu iyileşme hikayesinin neresinde yer alacaksınız? Yerel liderlerle, din görevlileriyle, eğitimcilerle ve ebeveynlerle bu mesajı paylaşarak, umutsuzluğu umuda dönüştürme hareketinin bir parçası olabilirsiniz. Çünkü bağımlılık sessizlikte gelişir, ama topluluk içinde ölür.

Yazan: Rural African Matters CBO adına Kenya Temsilcimiz Sai Allan Agesa

https://api.whatsapp.com/send?phone=905302511668